31 Aralık 2015 Perşembe

Seneye görüşürüz ^^

Soğuk esprili başlık falan yaptım size nasıl ama^^ Ay ilk defa telefondan post giriyorum çok heyecanlıyım.
 O kadar yorgun hissediyorum ki - sanki tüm yılın yorgunluğu üstüme binmiş gibi- laptop kapağını kaldıracak halim yok. Ama koca bir senenin muhakemesini yapmaya enerjim var o ayrı:D

19 Aralık 2015 Cumartesi

Okuyom Ben Ya Vol1

Herkese yeniden merhabalar:) Upuzun bir aradan sonra rezil bir okuma listesiyle karşınızdayım :D Evet yaklaşık 4-5 ayda okuduğum kitaplar bu kadarcık! (kınamayın başınıza gelir valla) Neyse hızla kitaplara geçmek istiyorum uzun uzun yazıp kafa şişirmeden kısa ve öz olur inşallah lets go!

Rüya Avcısı ( Stephen King) : Bu kitabı sahaftan 1TL ye aldığımı şu postta yazmıştım :) Sahafçı amcadan yana dertliyim biraz o yüzden oradan pek bir şey almıyorum artık :( Bu benim ilk King okumamdı. O nasıl bir kurgudur, nasıl bir hayal gücüdür hayran kaldım resmen. Uzaylı teması olan bir kitap ama absürt değildi kesinlikle. Acaba filmi de var mıdır? Bence olsa izlenir yani ben izlerim :D Ama benim için fazla kalın yani alıp tüm gün yayıla yayıla okunacak bir kitap. Benim sadece yatmadan önce 1 saatlik okuma vaktim olduğu düşünülürse oku oku bitmedi be kardeşim!

Ölü Ozanlar Derneği (N.H.Kleinbaum): Ölü Ozanlar Derneğini de yine aynı sahaftan aldım. Görür görmez çok sevindim çünkü daha önce birkaç kez filmini izlemiştim. İzlemeyen yoktur herhalde değil mi? Eğer izlemediyseniz kesinlikle izleyin tavsiye ederim. Kitap hakkında pek birşey demeye gerek yok zaten filmin bire bir aynısıydı zevkle okudum, bol bol altını çizdim :)

Keşke Kadın Olsam ( Aykut Oğut) : Bu tarz kitaplar genelde hiç ilgimi çekmezdi ( artık çekiyor) ama bir blog yazısında görmüştüm ve yazılanlardan etkilendiğim için gidip aldım.Blogun adını hatırlayamadım allam ya:( Kadın gibi kadın nasıl olunur kadınlığın değeri nasıl bilinir Aykut Oğut bizden iyi biliyor orası kesin :D Beni birazda gaza getirdi ''Kadınım ben!!'' diye etrafta dolandığım doğrudur :D Ama kadınların değerinin bilinmesi için erkek milletini biraz fazla yerden yere vurulmuş gibi geldi bana. Gerek var mıydı buna bilemedim :/  Alın okuyun biraz kendinize gelir, çeki düzen verirsiniz kızlarr:)

Arthur Gordon Pym'in Öyküsü ( Edgar Allan Poe) : Şimdi edebiyat severler beni taşa tutacak ama ben bu öykü mü , roman mı, anı mı,gezi yazısı mı ne olduğu belirsiz kitabı hiç sevmedim. Affet beni Allan Poe :( Gemilerin teknik özelliklerini , coğrafi özellikleri, geminin rotalarının enlem ve boylamlarını tek tek uzun uzun anlatması benim içimi baydı!! Birde ansiklopedi gibi çeşitli şeyleri açıklaması var ki (mesela  bilmem ne kaplumbağasıyla ilgili upuzun bir açıklama yazısı) intiharlara sürükledi beni. Görüdüğünüz gibi zaten incecik bir kitap bir oturuşta bitiririm dedim. Haftalarca elimde süründü sonunda betimlemeleri atlayarak okudum sırf sonunu merak ettiğim için. Ve bilin bakalım ne oldu. Kitabın sonu yoktu. Neymiş efendim Arthur Gordon Pym ölmüş devamında ne olduğu bilinmiyormuş. Çıldırıciim bende yorumumu yarıda kesiyorum.

Deli Çocuğun Güncesi ( Özgür Bacaksız) : BU KİTABI ALIN OKUYUN. Bence yeterli bir yorum. Her cümlesi mi güzel olur . Anaa aynı benim gibi düşünüyor olur. Ay bide aşırı mütevazi bir yazarı olur:))) Çok seviyorum yeaa..

Bildiğin Kızlardan Değil ( Lena Dunham) : Ahh deli kızım Lena'm. Girls dizisini izleyen bilir Lenayı. Hem yazıyor, hem oynuyor, hem yönetiyor. Kendi deneyimlerini ve kişisel görüşlerini anlatan kitabı Türkçeye çevrilince koşa koşa aldım tabi. Deli bu kız yaa valla bak. Eğlendim , güldüm, hatta bazen azcıkta olsa üzüldüm. Ya bu Dünya da ne farklı kafalar yaşayan insanlar var şaşırıyorum. Ama uyarıyorum tercüme bence Google translate :D Başka açıklaması olamaz yani saçma sapan cümleler öf.

Kör Baykuş ( Sadık Hidayet) : Bu kitap için alın okuyun diyemeyeceğim. Çünkü herkese hitap etmez bu kitap. Yani ne bileyim öyle içime işledi ve etkisi altına aldı ki diyecek bir şey bulamıyorum. Her cümlesi ben okuyayım diye yazılmış sanki. Bana özel bir kitap ilan ediyorum bunu :) Okumayın kardeşim!!

Amma ve lakin benim yorumlamam bu kadar. Biraz uzun oldu idare edin :) Yıl bitmeden yine görüşürüz umarım! Şimdilik benden bu kadaaar^^

27 Eylül 2015 Pazar

BOLU- YEDİGÖLLER

Temmuz ayından beri kayıplara karışıp gitmiş benim canım blogum! Herkese geçte olsa bir merhaba ve iyi bayramlar!

Geçtiğimiz ay günübirlik bir gezi yapalım ailece dedik ( kalabalıkmışız gibi oldu hepi topu 3 kişiyiz )

10 Temmuz 2015 Cuma

Olasılıksız!! - Adam Fawer

        Merhaba!! Uzun bir aradan sonra sonunda yine bir kitap yazısı yazıyorum ^^ İşe başladığımdan beri önceki yazılarımda da bahsettiğim gibi kitaplara pek yanaşamıyordum. Eve gelir gelmez uyuma alışkanlığım vardı. Şimdi de bazı günler aynı şekilde devam ediyor ama olsun yavaş yavaş düzelmeye başladım. Eh bide depresif moduma giriş yapınca kitap ve anime olmadan yapamıyorum.Gerçi aileme ve arkadaşıma göre yaklaşık 10 yıldır depresif moddayım yani pek giriş yaptım sayılmaz aslında :D

        Hadi kitaba geçelim fazla boş muhabbet yaptım ^^ Şimdi ilk önce en sinir olduğum olaydan başlayayım benim kitap okurken en hoşlanmadığım şeylerden biri terimlerdir. Evet terim okumayı sevmiyorum. Sonuçta bilgi yarışmasına katılmak gibi bir düşüncem yok. Tamam bilimle, sanatla ya da sağlıkla artık her neyle ilgiliyse bir şeyler katıyor bize ama ben romanları bana bilgi katsın diye okumuyorum. Ruhuma dokunsun, ilgimi çeksin, şu hayattan soyutlasın yeter.
        Olaksılıksız'ı okurken de kuantum fiziğiyle ilgili ders kitabı okuyor gibi oldum. BiR de üniversitede, lisede gördüğüm ve hiç sevmediğim olasılık dersleri geldi aklıma :/  Hatta birkaç cümle atlamış olabilirim -,- Son 100-150 sayfaya kadar olan kısmı hadi ne olacaksa olsun artık sıkıldım diyerek geçti. Notumu vermiştim, hiç benim tarzım değildi! Ama 472 sayfalık kitabın son 100 sayfası hatırına çok kötü yorum yapmayacağım :D Kurgusunu o sayfalarda anladım diyebilirim. Olasılıksız görünen şeylerin birbirleriyle nasıl bağlantılı olduğunu görünce insan bir şaşırıyor dostlar.  Bilim, polisiye, kurgusal şeyler seviyorsanız ve ilk 300 sayfa bana koymaz okurum her türlü diyorsanız tavsiye ederim. Ama aynı türün daha iyilerinin olduğuna bahse girerim -,-  Onun dışında karakterlerde hiç sorun yoktu. Gıcık bir karakter olmadığı için saymadan sövmeden bitti kitap yani :) 

        Çok sevmediğim için çokta uzatmak istemiyorum yazımı.  Sahaf buldum demiştim ya işte oradan yine kitaplar aldım bu sefer tek tek değilde toplu olarak yorumlarım artık :) Son olarak tek altını çizdiğim yer olan yazıyı şuraya iliştirip gidiyorum!


        ''Her ne oluyorsa, ya da sen ne olduğunu sanıyorsan, yine de kontrol sende. Kim olduğunu ve hala kendin olduğunu hatırlamaya çalış. Bunula başa çıkmaya çalış. Kendini güvenceye al , güvenilir mekanlar seç , güvenebileceğin insanlarla birlikte ol. Sonunda bir şekilde gerçeği buluyorsun, gerçekliğe dönüyorsun.''

28 Haziran 2015 Pazar

Fon Müziği : Lana Del Rey- West Coast

        Bugün biraz çekip gitmekten konuşmak istiyorum konunun sonu nereye gider emin değilim:) Her zaman olmasa bile hayatımızın belli dönemlerinde her şeyi,herkesi bırakıp gitmeyi istemişizdir.Yok ben istemedim hayat şartlarım hep gıcırs gitti diyen yoktur dimi :D Varsa uzaklaşsın ben kovalamadan.^^
       Birgün birşey olur kendimizden sıkılırız,kötü bir olay yaşarız ya da ne bileyim en yakınlarımız canımızı yakar işte o an gitmek istersiniz. Tabi canınız yandığında intikam manyağı birine dönüyorsanız kalıp savaşabilirsiniz:D.   Ben öyle değilim ne yazık ki :/ Çekip gitsem yeni bir hayat kursam, sıfırdan başlasam.. Bu sefer hayatıma beni üzen insanları sokmasam, yeni bir ben olsam, arkama dönüp bakmasam..Canım yandığında hemen kaçarım. Kendi içime kapanır aklımdan bu cümleleri geçiririm
       Şimdi ne oldu da bu konuyu açtın Penthosun Yandaşı hayırdır inşallah kız! derseniz eğer, ayağıma öylece çekip gitme fırsatı geldi derim bende size :D  Peki benim ilk tepkim ne oldu? Hayır ya ben gitmem!( Bu kısa ve öz yanıt aslında içinde yusuf yusuflar, panik ataklar, özgüvensizlikler barındırıyor)
        Anladım ki ben sadece hayatımdan şikayetçiyim. Ve şikayet etmeyi seviyorum. Çünkü ne zaman düzeltme fırsatı yakalasam hayır deyip  bir kenara itiyorum. Değişime asla açık olmadan sürekli aynı çizgiden gidip aynı şikayetleri ediyorum. Birşeyleri ya değiştirmekten korkuyorum ya da deneyip başarısız olmaktan korkuyorum. Hangisi olduğunu çözemedim. Çözersem yazarım bir ara.
        Birde bu fırsat önüme sürüldüğünden beri düşünmeye çalışıyorum. Tam olarak emin değilim ama gitsek de olduğumuz yerde kalsak da içimizde bir şeyler değişmediği sürece hayatımızda değişmeyecek gibi geliyor. Yani yeni insanlar tanıyabiliriz yeni bir işimiz yeni bir çevremiz olabilir. Ama dünyayı algılama biçimimiz, insanlara bakış açımız aynıysa ne farkeder ki? Yine aynı mutsuzluklarla yine aynı sıkıntılarla baş başa kalmaz mıyız? Ama bir yandan da eski olan her şeyi arkada bırakınca algılarımız daha kolay şekilde istediğimiz yönde şekil almaz mı ya da şöyle söyleyeyim bir şeyleri değiştirmek daha kolay olmaz mı?
        Kafam karıştı bak yine :( Ben en iyisi sıcak bir çay alıp her şeyin hayırlısı cınım ya yapmacıklığıyla bu yazımı bitireyim:P Sizlerin de yorumlarınızı ve engin tecrübelerinizi merak ediyorum doğrusu^^


not: Başlığa karar veremediğim zamanlarda fon müziği yazmaya karar verdim. Ama link koymaya üşendim.Çünkü çok tembelim. Onuda siz bulun canım-,- Okuduğunuz için teşekkürler!

30 Mayıs 2015 Cumartesi

Yorumlamadan Duramam !


Merhabalar!! Hüsranla sonuçlanan pazar günümden sonra bir makyaj yazısı iyi gider dedim :( İlk gezdiklerim gördüklerim yazısı olacaktı ama kısmet değilmiş, gerçekleştiremedim :(  Makyajda fena değildir ama dimi? dimi ?
Uzun zamandır makyaj malzemeleriyle arama bir sınır koymuştum ama özel günlerde sürüp sürüştürecek bir şey bulamayınca yemişim doğallığı yaşasın makyaj diyerek Watsonsa koştum^^

İlk önce pek bir umudum olmadan aldığım ama beni sevindiren üründen başlayayım:) Emily dudak kalemi! Evet aşağıda gördüğünüz o kahverengi kalem bir göz kalemi değil^^ Emily'e karşı hep bir antipatikliğim vardır, uzak dururum. Ama o güzel kahverengini görünce dayanamadım aldım. İyi ki de almışım beni şaşırttı. Ben dudak kalemlerini altına nemlendirici kullanıp ruj gibi tüm dudağıma sürüyorum. Emily'de aynı şekilde sürdüm ve kalıcılığı,rengini kolay vermesi baya hoşuma gitti. Çevremdekilerde rujunun rengi ne güzel dedikçe keyfim artıyor^^
Diğer bir ürün Pure Beuty BB kremi ise sevip sevemediğime karar veremedim. İlk çıktığından beri Garnier'in yağlı ciltler için BB kremini kullanıyordum ve matlığı hoşuma gidiyordu. Bu BB krem ise biraz parlak sanki. Tamam cildi canlı gösteriyor ama sevemedim o parlaklığı :/ 42spf ine kanıp aldım bakalım yazın sıcağında iyice parlama yapmaz umarım.
Gelelim hayalkırıklığına.. Alışverişimi yaptım, kasaya geldim, 20TL'lik alışverişte %50 indirim yapılan Maybelline rimeli broşürde görünce e onuda alayım bari Maybelline iyidir iyi! dedim. Ama içi bildiğiniz boş çıktı ya da kuru. Tam olarak anlayamadım:/ Sürüyorum sürüyorum bir değişiklik yok. Kirpiklere hafif bir siyahlık katıyor birde tarıyor o kadar. Bana mı denk geldi yoksa hepsi mi böyle bilemiyorum. Beni hüsrana uğrattın sevgili Maybelline:/
     Benim ufak tefek alışverişim ve ufak tefek yorumlarım bu şekilde:) Şimdilik benden bu kadar^^

17 Mayıs 2015 Pazar

İç Dökmece!

       Herkese merhabaa:) Bir süredir (işe başladım yazımdan beri) bloğumla ilgilenemiyordum  ve bu durum canımı sıkmaya başladı.. Çünkü bu bloğu açmakta ki asıl nedenim sırf kendim için bir şey yapmaktı. Ben kendimce eğleneyim, paylaşayım, içimi dökeyim bana katılmak isteyen insanlar çıkarsa ne mutlu bana niyetiyle başladım. Çevremde kimseye haber vermedim gelin yazdıklarımı okuyun demedim. Beni tanımayan insanlar sırf kendileri istedikleri için okusunlar beni dedim:) Ve 4 ay olmuş, yazdıklarımı takip eden birkaç kişinin olduğunu biliyorum bu da hoşuma gidiyor^^
       Peki bu ilgilenemediğim süre zarfında ne yaptım? Eşek gibi çalışmak deyimini gerçekleştiriyordum. Hayatı çok tanıma fırsatım olmamıştı bu zamana kadar ( çok şükür mü desem üzülsem mi bilemedim), üniversite hayatımı da kendi şehrimde okuduğumdan belki de hiç kendi başıma kendi ayaklarımın üstünde, kendi hakkımı aramak zorunda kalmamıştım. Gayet rahattım yani anlayacağınız. Geçen haftalarda ailem şehir dışına çıkıp, işten eve gelip yemek yapıp hafta sonumu da ev temizliğine ayırınca anladım! Ben bir elim yağda bir elim balda yaşamışım bu yaşıma kadar :D Üstüne birde maaşımın ödenmemesi ve iş arkadaşlarımın garip tavırları bal kaymak oldu ki sormayın. Hala da ödenmedi gerçi orası ayrı bir mesele. İşe başlayalı neredeyse 2 ay olacak ve geçen gün hayatımda ilk defa utana çekine benim bir maaş vardı ama ne oldu ki ? muhabbetinin içinde buldum kendimi :D Ah neyse o konuşmayı atlayayım zira hatırladıkça sinirlerim yine gerilmeye başladı:D Kendime sürekli memur olsan özel sektör derdi çekmezdin diyorum,bir yandan da birkaç sene sonra kendi mesleğinin patronu olacaksın sabret diyorum. Hayat benim gibi kararsızlık huyuyla lanetlenmiş insanlar için biraz daha zor:D
       Birkaç haftadır pazar şımarması da yazamıyorum, tembellikten değil,şımaramıyorumda ondan:( Ama haftaya pazar günü için planlarım var! Blog için fazla özel ama birkaç fotoğraf çekersem paylaşabilirim :) Uzun zamandır bu kadar hevesli olduğum bir durum olmamıştı,umarım bir sıkıntı çıkmaz^^  Özlemişim yazmayı ama elimde aylardır sürünen kitabıma dönmeliyim. Şimdilik benden bu kadar :) 

26 Nisan 2015 Pazar

Sahaf Buldum^^

    Merhaba!! Bu hafta içi beni mutlu eden bir olayı anlatmak istiyorum. Yıllardır hep hayal ederdim '' ah şöyle oturduğum çevrede bir kütüphane ya da sahaf olsa da gitsem kurcalasam bir şeyler alsam'' diye. Ama oturduğum semt dolayısıyla yakın çevremde sahaf yada kütüphane yok. Onları geçtim normal kitabevi de yok! Diye biliyordum ben taa ki geçen güne kadar :)
rüya avcısı     İş için evrakları teslim etmem gereken yerler vardı ve bu yerlerden biri sahaf çıkmasın mı ! Ben tabi bir sevin bir mutlu ol :) Evrakları verdim hemen göz gezdirdim şöyle bir. Çocuk kitapları, romanlar, ansiklopediler, eski dergiler, testler, ders kitapları ne ararsanız vardı. Hatta çocukluğumda okuduğum birkaç kitabı gördüm duygulandım :( Bir dahaki gidişimde satın alırım belki..
Neyse ben dışarıdaki kitaplığa yöneldim çünkü oradakiler sadece 1 liraydı!  E ben durur muyum durmam! Bir tane almadan gitmem dedim :D Vaktim de az olduğu için hemen iki tane Stephen King kitabını gözüme kestirdim^^  Ama daha önce hiç Stephen King okumadım itiraf ediyorum :( O yüzden sadece bir tanesini aldım. 1 lirayı uzatırken acayip hissettim kendimi daha önce hiç bir kitaba 1 lira vermemiştim ilginç bir duyguymuş ekmek almak gibi :D
    Keşke bu tip yerler daha da artsa ne güzel olurdu.. Tanıdığım birçok insan eski kitaplardan hoşlanmıyor, başkalarının okuyup dokunduğu kitapları alamıyorlar. Bende tam tersi eski olan şeylere merakım var. O yüzden sahafları , antikacıları çok seviyorum galiba. En çok istediğim şeylerden biri de  antika bir eşya sahibi olmak^^  Aklımda saat var ama bakalım belki odam için başka bir eşya da olabilir :) Onu da gerçekleştirirsem yazarım:D Bu arada kitaba başlayamadım elimde üç tane yarım kalmış kitap var. E tabi ben günde 2 sayfa okuyup uyuyakalırsam önümüzdeki sene anca başlarım yeni kitaba:D
Bu yazıda burada bitsin o zaman, şimdilik benden bu kadar ^^

19 Nisan 2015 Pazar

Pazar Günü Şımarmaları!

kafkaokur
   Herkese mutlu pazarlar! Gerçi bir pazar gününün daha sonuna yaklaşıyoruz ama olsun son anına kadar değerlendirmek lazım :)
   Artık pazar günlerini kendimi şımartma günleri ilan ediyorum!! İlk iş olarak da uzun zamandır İnstagram'dan takip ettiğim ve içeriğini merak ettiğim Kafka Okur dergisiyle tanıştım. Normalde Uykusuz okurum yıllardır ve edebiyat dergilerinden hep uzak dururum. O yüzden denemek amacıyla sadece son sayısını satın aldım ama okurken keşke ilk 3 sayısını da satın alsaydım dedim! Diğerlerini de en kısa sürede edinip okumak istiyorum zaten 2 ayda bir çıktığı için rahat rahat okuma vaktim olur. 
   Edebiyat yapayım diye insanı kasan yazılardan nefret ederim ama bu dergide öyle bir şeye rastlamadım. Özellikle Frida Kahlo ve Milena'ya Mektuplar yazılarına bayıldım. Bir

8 Nisan 2015 Çarşamba

İşe Başladım!

      Ah merhabalar..Başlıktan da anlaşıldığı gibi hayatımın ilk iş tecrübesini yaşıyorum yaklaşık 1 haftadır. Blogumla ilgilenemedim. Yorumları yayınlamak dışında bir şey yapamadım. İş yaşamının bu kadar yorucu ve yoğun olduğunu düşünememiştim :( Belki de öyle değildir ilk işim olduğu için bana öyle gelmiştir..
     Bu süre zarfında  hiç bir şey okuyup izleyemiyorum. Eve gelip yemek yiyip uyuyarak günlerim geçiyor. Allah'ım hayat böyle mi geçecek ? Tecrübesizim diye verdikleri 3 kuruşa bunlar çekilecek dert mi? Acaba çalışmasam da zengin kocalara mı kaçsam !? vb sorular kafamda dolanıp duruyor :( 
Galiba sadece kafamda da değil dilimden de düşmüyor. Çünkü çevremdeki insanlar yakınmalarımdan bıkmış durumda :D Biraz daha mızmızlanırsam gökyüzünde yalnız gezen yıldızlardan farkım kalmayacak.
      Keyifsiz bir yazı oldu yahu. Birde bahar okuma şenliğine katılmıştım ( adımı listede bulamadım ama olsun katıldım ben :D). İşte ondan da geride kalacağım gibi hiç okuyamıyorum ki:( İstediğim kitapları da alamadım. :( Ama bu pazar alırım belki! ^^ Neyse kısa kesmeliyim bu yazıyı çünkü yine uykum geldi :) Hayatımın son durumu budur.Mutlu günler sizinle olsun! Zira bana pek yaklaşmıyor bu aralar:/ Şimdilik bu kadar^^

1 Nisan 2015 Çarşamba

Vampire Knight // Vampire Knight Guilty


vampire knight guilty
alıntıdır
   Merhabalar! Paylaşmak istediklerimi sıcağı sıcağına yazmayı seviyorum. O yüzden gecenin bir köründe bu anime yazısını yazıyorum( tabi ne zaman yayınlarım bilmem) Bu animeyi bana Ufak bir anime listesi yazımda Leopar Delisi önermişti.Bende birkaç gün önce izlemeye başladım ve 2. sezonu da az önce bitirmiş bulunmaktayım :)
    Ben vampirli olan kitap, film,dizi artık ne varsa hazzetmem aslında. Bunu da benim lise dönemlerime denk gelen Alacakaranlık çılgınlığına bağlıyorum. Çevremdeki herkes deliler gibi Alacakaranlık okuyup ana karakterlere aşık olunca bana bir soğuma gelmişti( tıpkı şuan grinin bilmem ne tonuna karşı hissettiklerim gibi) Neyse aradan neredeyse 10 yıl geçmiş bende ki bu vampirli şeylere olan soğuma da azaldı tabi ( yine de Alacakanlık' a olan antipatim devam ediyor :D)

28 Mart 2015 Cumartesi

Oje aşkına!

   Merhabalar ! Bu aralar aklımda hep ojelerden bahsetmek vardı. Ojesiz dışarı çıkmayı sevmeyen biri olarak blogda bahsetmesem olmazdı.Nasıl fotoğraflarım renkleri belli olur mu olmaz mı kaygılarımı bir kenara bıraktım ve yapmaya karar verdim. Olduğu kadar artık:)
   Ben çok kozmetik satın alan birisi değilim.Artık akıllandım^^  Sevmem demiyorum dikkatinizi çekerim satın almam :D  Uzaktan hayran hayran bakar ve dönerim çünkü alsam bile 2 kullanımdan sonra unutuyorum ya da kullanmak istemiyorum. Ama iş ojelere gelince bazen kendimi durduramıyorum.
   Aslında aklımda baharda kullanmayı en çok sevdiğim rengarenk ojeleri

25 Mart 2015 Çarşamba

Ölüm Peygamberi ( Alein Kentigerna)

ölüm peygamberi alein kentigerna
Dünyanın en uyduruk görseline el sallayın!
   Haftalardır elimde sürünüyordu bu kitap 5dakika önce bitirdim sonunda! Yok ben kitap okumayı beceremiyorum artık kafam o kadar saçma şeylerle meşgul ki iki sayfa okuyup kapatıyorum doğal olarak da kitap böyle haftalarca elimde sürünüyor garibim. Kitapta sorun yok yani bende bir sorun var.
   Kitabın yazarı olan Alein Kentigerna viki den falan araştırayım bi bakayım dedim ama bulamadım.Bu yazarın bende 3 kitabı var ( Sırlar Uçurumu, Halüsinasyon,Ölüm Peygamberi) ve
hepsini aynı anda almıştım. Tarzını bilseydim 3ünü birden alır mıydın, ımh yok sanmıyorum :(

    Kitaplarda genelde esrarengiz bir olay oluyor (cinayet,intihar, ortadan kaybolma gibi ) ve o sırrın çözülmesi gerekiyor tabiiki. Yani polisiye -gerilim de diyebiliriz . Buraya kadar sorun yok iyi güzel ama kitapların 3ününde sonunda çok acayip şeyler oluyor. Yani tamam sonu ilginç olsun insanlar şaşırsın oley ama bu kadar da olmaz. Resmen bambaşka bir şeyle bitiyor sonları. Bana garip geldi, sevemedim. Siz ilginç ötesi sonları seviyorsanız tavsiye ederim özellikle Ölüm Peygamberi en ilginç sonla bitendi bana göre. Birde sanki başlarında yavaş ilerleyen kitap sonlarına doğru hemen akıp gidiyor ama bu benim okumamla alakalı olabilir, bilemedim.

   3 kitaptan en sevdiğim ise Sırlar Uçurumuydu. Halüsinasyon da '' Ne! bu neydi şimdi :S '' , Ölüm Peygamberi 'inde ise '' Hönk!! '' diyerek kitabı bitirdim :D

   Sonuç olarak kitaplar hakkında genel görüşüm böyle.. Konu bakımından birbirlerine benzemiyorlar ama  bitiş tarzları aynı. Ölüm Peygamberi'nin konusunu merak edenler içinse ; 1743 yılında Rio de Janerio da bir seri katil ortaya çıkıyor ve kurbanlarının kanıyla ''Ben Mesiha Daggala'yım, Ölüm Peygamberi'' şeklinde yazı bırakıyor kurbanlarının münasip bir yerlerine de Haç saplıyor (illa bunu belirtmem mi gerekiyordu acaba?).Bu cinayeti çözmesi içinde görevinden uzaklaştırılmış Yüzbaşı Alvaro'yu geri çağırıyorlar. O garibimde o zamanlar tabi parmak izi tespitiymiş , DNA ymış falan olmadığından kendi zekasıyla birazda ondan bundan topladığı bilgilerle olayı çözmeye uğraşıyor. Kitapta Engisizyon mahkemeleri, kontlar,devlet adamları, doğa üstü olaylar, aşk her şey var yani. Hatta bilim kurgu da var azıcık spoiler verdim gibi ama olsun :D

   Birde ilk defa Bahar Okuma Şenliğine katıldım, kitap arayışlarındayım keyifli bir etkinlik gibi:) Linki için tık!  Şimdilik bu kadar ^^

20 Mart 2015 Cuma

IS:Otoko Demo Onna Demo Nai Sei

japon dizi
(alıntıdır)
   Bu başlıkta nedir ki? dediniz mi içinizden itiraf edin :D Bugün sizlere bir Japon dizisinden bahsedeceğim. Şimdii ben aslında arada bir böyle dram içerikli ağlamalı zırlamalı, içimi parçalayacak Kore dizileri izlemeyi severim(o_O) yine aynı amaçla bakınırken birde şu Japonlara şans vereyim, bakayım nasıllar acaba dedim. Birkaç saçma sapan diziden sonra bunun konusu ilgimi çekti. Dram yazıyor ama öyle ağlamalı hüngürtülü bir dizi değilmiş orası ayrı ama olsun.

   IS çift cinsiyetli daha doğrusu cinsiyeti belli olmayan yani doğuştan her iki cinsel organa da sahip olanlara konulmuş bir ad. En azından dizide öyle yani bilimsel adı IS değildir heralde!?
   Dizinin ana karakterlerinden ( bence bir ana karakteri daha var) Haru da IS olarak doğmuş ve liseye geçene kadar kendini erkek olarak

9 Mart 2015 Pazartesi

Körlük

körlük kitap book jose samarago   Ne desem nereden başlasam acaba giriş bile yapamadım:) Öncelikle şunu açıklayayım, bazı kitaplar beni öyle etkiliyor, içime işliyor ki yorumlamak için doğru kelimeleri bulamıyorum, anlatamıyorum ama sevdiğim şeyleri paylaşmak istiyorum belki bikaç kişi görür ve alıp okumak ister. Bu kitapta onlardan biri aslında. Neyse başlayalım bakalım:)
   Kitap trafikte arabasında yeşil ışık yansın diye bekleyen adamın aniden  kör olmasıyla başlıyor. Sonra o körlük insanlara yayılmaya başlıyor. Tabi devlet sizi karantinaya
alalım, topluma yayılmasın, size biz bakacağız, her şey kontrol altına alınacak gibi klasik ve içi boş tavırlar sergiliyor. İlk körleri karantinaya alıyorlar. Bu arada sadece bir kişi kör değil o da göz doktorunun karısı bu zaten arka kapakta da yazıyor büyük bir sır vermedim yani huh. O kadına da yazık ya neler gördü o gözler :/ Çünkü körlükle birlikte  ne ahlak kalıyor, ne gurur, ne onur, ne de insaniyet. Tüm kavramlar anlamını yitiriyor hatta duygular bile yok oluyor. Açlık, pislik, bencillik, cinayet, tecavüz.. Zayıflar,hastalar şu hep gördüğümüz vahşi doğa belgesellerinde olduğu gibi yaşama tutunamayıp ölüyorlar.

1 Mart 2015 Pazar

Ufak bir anime listesi !?!

watch anime   Biraz animelerden konuşmak istedim bugün nım nım :) Tam emin olamamakla birlikte sanırım 4 yıldır anime izliyorum. Ama sürekli bir izleme değil benimkisi ara ara sarıyorum diyelim.  Tabi ki çocukken izlediğim Ay Savaşçısı, Heidi, Şeker Kız Candy, Pokemon ve adını şuan hatırlayamadıklarımı hariç tutuyorum ( sanırım tw de yayınlananların hepsini ayırt etmeden izliyordum). Zaten benim yaşlarımda olan çoğu insan izlemiştir diye düşünüyorum.
   Aslında sadece en en en çok sevdiklerimi kısaca açıklayıp sıralamak istemiştim ama baktım ki ayrım yapamıyorum ( hepsi bebeklerim benim :D) bende o zaman hoşuma giden hepsini liste halinde yazayım dedim. Tabi listeyi de karışık yaptım en çok sevdiğimden en azına doğru gitmiyor yani.

17 Şubat 2015 Salı

P.K ( Peekay)

filmler PK
   Hint filmlerine  karşı hep sempati duymuşumdur, aralara soktukları o danslar şarkılar hoşuma gidiyor nedense. Özellikle Amir Khan adını görürsem kesinlikle izlenecekler listeme yerleşirler. Geçenlerde sıkıntıdan patlamak üzereyken P.K isimli bu filmde de Amir Khan adını görünce tabii ki hemen izledim :)

   Filmde Amir Khan uzaylı olarak Dünya'yı araştırmak, ne var ne yok görmek için uzay gemisinden iniyor ve indiği anda gezegeniyle bağlantı

14 Şubat 2015 Cumartesi

Yağmur Sonrası

  
yağur sonrasıMerhabalar , uzun zamandır kitaplarımla aram pek yoktu ve bende çerezlik dediğim kolay okunabilen kafa yormayan kitaplarımdan yavaş yavaş okuyarak kendimi tekrar eski okuma alışkanlığıma sokmak istedim (ama hala soktum sayılmaz). Elimde Sarah Jio'nun henüz okumadığım iki kitabı kalmıştı ben de Yağmur Sonrası'nı seçtim ve iyi ki seçmişim gerçekten kolay bir okuma oldu bir buçuk günde bitti. Ve bence Son Kamelya ve Böğürtlen Kışı kitaplarından daha başarılıydı. 

13 Şubat 2015 Cuma

Sevgili(siz)ler Günü

   Merhabalar, yarın sevgililer günü biliyorsunuz ki. Bende bu günü yalnız geçirenlerden biri olacağım için tüm yalnızlara bir destek konuşması yapayım dedim :D Öncelikle bu konuyu sırf eğlence amaçlı yazdığım için benden tam bir çözüm beklemeyin gönül isterdi ki hepinizin kapısına hayallerinizin aşkını bırakayım ama yok olmuyor işte elden ne gelir :D Vee benim naçizane tavsiyelerim;